Sefer Aycan’ın o konuşması:
Nasıl yapabiliriz? Lösemi nasıl bir hastalık, ona bakmak lazım. Burada eksiklerimiz var çünkü lösemi hâlâ çok ciddi bir şekilde oluşmaktadır. Bu da direkt çevre sağlığıyla ilişkili bir konudur. Lösemi genetik geçişli bir hastalıktır ama daha önemlisi, çevre kirliliğiyle ilişkili bir hastalıktır; radyasyonla, petrokimya ürünleriyle, benzenle alakalı bir hastalıktır; sigara tüketimiyle alakalı bir hastalıktır. Onun için, önemli olan löseminin oluşmasını önlemektir. Bu konuda Türkiye çok başarılı değil. Maalesef lösemi sıklıkla görülmeye devam etmektedir. Önleme konusunda Türkiye'de ciddi bir yetersizlik vardır. Tedavi konusunda sorunumuz yok, bugün hastanelerde lösemiyi çok iyi tedavi ediyoruz ama önemli olan, lösemiyi önlemek. Bu konuda ciddi bir eksikliğimiz, organizasyon yetersizliğimiz vardır.
İşte, konuşulduğu gibi, su ürünleri de aslında sağlığı etkileyen ürünlerdir. Bugün çevresel kirlilik, özellikle plastik atıklar denizlerde mikro atıklara dönüşmektedir, mikro kirliliğe sebep olmaktadır. Bu kirlilik maalesef deniz ürünlerinin içerisinde yer almaktadır. Bu yenildiği takdirde insana da geçmektedir ve geçen bu mikro ürünlerin insan sağlığı üzerinde ne gibi etkiler yaptığı çok iyi bilinmemektedir. Kullanılan hormonların, kullanılan ilaçların, kimyasalların ne gibi etkileri olduğunu çok iyi bilmiyoruz. Onun için bu konuda ciddi bir başarısızlık, Türkiye'de sağlık hizmetlerinde ciddi bir eksiklik var. Sadece lösemi oluşmasında değil, tüm hastalıkların oluşmasında genel bir başarısızlığımız, genel bir yetersizliğimiz var. Bu da halk sağlığı hizmetlerine, koruyucu hizmetlere önem vermediğimizden kaynaklanan bir durumdur. Löseminin önlenmesinde primer korunma yanında "ikincil korunma" dediğimiz erken tanı konusuna da önem vermek lazım, fırsatları değerlendirmek lazım. Çocukta görülen kanamalar bir lösemi belirtisi olabilir. Ateş değişikliklerini, kan tablosundaki değişiklikleri de ciddi bir şekilde takip etmek ve bunları da erken tanı için bir fırsata dönüştürmek lazımdır. Bu yapılırsa lösemi görülmesini azaltabiliriz, o zaman daha sağlıklı bir Türkiye gerçeği de oluşmuş olacaktır. Onun için herkese lösemisiz, sağlıklı günler diliyorum.
Sayın Başkan, müsaadenizle bir konuya daha değinmek istiyorum. Bugün, rahmetli Bülent Ecevit'in ölüm yıl dönümüdür. Ben de Sayın Bülent Ecevit'le 57'nci Hükûmet döneminde beraber çalışmış bir kişiyim. Hükümetin son günlerinde Sağlık Bakanlığı Müsteşarıydım
Tabii, o, hastanedeyken ziyaretine gitmiş ve tedavisiyle de yakından ilgilenmiştim. O zamanki partisinin bir kısım milletvekillerinin bile haksızlık yaptığı, ihanet ettiği, partisine zarar verdiği ve Bülent Ecevit'i yalnız bıraktığı günleri hatırlıyorum. Sayın Genel Başkanımız çok nezaket göstererek sabırla koalisyonu yürütürken, tüm emperyalist güçlerin özellikle 57'nci Hükümeti bölmeye çalıştığını, yıkmaya çalıştığını, Ecevitsiz ve Devlet Bahçeli olmayan bir hükümet kurma modeliyle olaya yaklaştıklarını ve kumpas yaptıklarını da biliyoruz. Ama beni o gün en çok üzen, Sayın Ecevit'i hastanede yalnız bırakan kendi partisinin bir kısım milletvekillerini de buradan kötü anarak geçmek istiyorum. O, hastanede tek başına, Rahşan Hanım'la, mücadele ederken de yalnız kalmıştı. Allah rahmet eylesin.
Türkiye'de emperyalist güçlere karşı ciddi bir mücadele veren bir Başbakan olarak hatırlanacaktır.