Dünyaca ünlü filmlerde kullanılan çarıkları üreten Kahramanmaraşlı Çarık ustası Hüseyin Kopar, yeni bir projeye daha imza attı. Dünyada bir benzerinin daha olmadığı, tamamen Hz. Peygamberin giydiği sandaletin birebir ölçü ve modeline sadık kalarak deve derisinden sandalet üretti. Hüseyin Kopar usta, “Bu sandaletin özelliği, geçmişte Peygamber Efendimizin giydiği sandaletinin birebir aynısı olması. Derinin dört kat deve derisinin üst üste dikilip, birbirlerine bağlantı yapılarak, üstündeki derinin tekrar deve derisinin karın boşluğundaki deriden meydana gelmesi. Altının (tabanın) katran olması, bu katrandan ziyade keratinli toprak olması.” Dedi
SANDALETİ KERATİNLİ HORASAN TOPRAĞI İLE KORUYOR
Kahramanmaraş’ta 4’ncü kuşak olarak yemeni ve çarıkçılığı yaşatarak, dünyanın en büyük film şirketlerine model tasarlayan Kopar, bugüne kadar yaptığım en değerli eser, Efendimizin bu sandaletidir.” Dedi. Arabistan’dan getirdiği özel deve derisi ile 4 günde yapımını tamamladığı sandalete paha biçmeyen, manevi değerinin daha üstün olduğunu ifade eden usta, Peygamber efendimizin giymiş olduğu sandaletin aynısını, 25 Eylülde Atatürk Kültür Merkezi’nde Kahramanmaraş’ın tanıtım günlerinde sergileyecek.
Görenlerin hayranlıklarını gizleyemediği sandalet, dört kat deve derisinden üst üste dikildi. Altı katran. Sandaleti çöl sıcaklarında, altında katran ve keratinli Horasan toprağı koruyor.
Sandaletle ilgili konuşan Hüseyin Kopar: “45 yıldır yemeni çarık ustalığı yapıyorum Kahramanmaraş’ta. Bu mesleği babamdan, babamın dedesinden ele almışlar. Ben de 4’ncü kuşak olarak Kahramanmaraş ilimizde bu Osmanlı çarığının tüm modellerini elimden geldiğince sanatını icra etmeye çalışıyorum. Bu yaptığım sandalet, dünyada eşi bulunmayan, benzerleri yapılmış fakat birebir ölçü ve ebatlarına uygun olan tek bir sandalet olduğu için Peygamber efendimizin giymiş olduğu sandaletin aynısını yaptık. Derisi deve derisi. İpleri, dikiş iplerinin bağırsaktan yaptığımız bir sandalet. Bu sandaletin özelliği, geçmişte Peygamber Efendimizin giydiği sandaletinin birebir aynısı olması. Derinin dört kat deve derisinin üst üste dikilip, birbirlerine bağlantı yapılarak, üstündeki derinin tekrar deve derisinin karın boşluğundaki deriden meydana gelmesi. Altının (tabanın) katran olması, bu katrandan ziyade keratinli toprak olması. Keratinli toprağın özelliği; deve derisi sıcak ortamda yaşayan bir hayvan olduğu için çöl sıcağında, çöl kumunda yattığından dolayı kendi yağı deriyi korumaya alır. Onun için de bu Horasan toprağı keratinli kendini çöl ortamı sıcaklığında sıcak tutan bir toprak olduğu için deri de kendini o toprakta korumaya alıyor. Kendi kendini alıyor. Hiçbir şekilde güneşte, sıcakta çatlama yapmıyor. Deve derisinin özelliği bu zaten. Ben de bu nedenle dışarıdan getirdim bu deriyi, Arabistan’dan getirdim. Bunu birebir aynısını dört gün resimdeki modeli büyüterek, bakarak 4 günde aynısını meydana getirdim. Benim için tabi bu, bu zamana kadar yaptığım sandaletlerin içinde en özeli ve en değerlisi. Buna maddi değer tabi ki biçilemez. Yani buna maddi değer koymuyorum. Manevi değeri maddi değerinden çok çok üstün. Çok çok yukarıda olduğu için kıymeti maddi olarak bir değeri yoktur. Bunu sadece değerini bilenler alabilir. Bunu ben zaten her önüme gelene böyle bir sandalet yapıp teslim de etmem. Bunu biz, şuanda bunun hazırlanması Ankara’da 25 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde Kahramanmaraş tanıtım günlerinde Ankara’ya gelen misafirlerimizin görmeleri için orada sergileyeceğiz. Tabi bunun haricinde Osmanlı döneminde giyilen savaş kıyafetleri, Osmanlı döneminde giyilen tarihi Maraş ediği meşhur Maraş ediğimizi de görücüye çıkaracağız. Fakat oradaki modellerin içerisinde en değerlisi, en halisi, en kıymetlisi bu Peygamber Efendimizin giydiği sandalet olacak.” diye konuştu.
