Ölmez şu tespitlerde bulundu;

“Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan büyüme rakamlarını tekrarlayarak kalabalık oluşturmaya gerek yok. Açıklanan bu verilerin toplum tabanına yansıması bağlamında ne kadar gerçekçi olduğuna bakıp sonrasında da bazı kesimler tarafından kutsallaştırılan bu verilerin tehditlerini değerlendirmeye çalışalım.

Büyüme kalemleri irdelendiğinde pandeminin yaratmış olduğu yıkıcı etkinin ete kemiğe bürünmüş halini görüyoruz. Hane halkı ağır borç yükü altında ezilirken, bu ezilmişlik makro bağlamda büyüme olarak görülmekte, yani finans kuruluşları tarafından bol keseden dağıtılan kredi borçlanmaları büyüklüğü borçtan beslenen büyümeye, vatandaşı da borçla beslenen geleceğini ipotek ettirmiş bir fakirleşmeye sevk etmiştir. Açıklanan veriler vatandaşa hayali bir yansımadan başka bir şey değildir.

“EKONOMİYİ FRENLEMEK KAÇINILMAZ OLMUŞTUR”

Duygusal yönü bu olmakla beraber ikinci çeyrek büyüme rakamları aslında ekonomiye ciddi anlamda frenlemenin kaçınılmaz olduğunu da göstermektedir. Bu frenin karar mekanizmaları tarafından kesin yapılacağını da göz ardı etmemek gerekmektedir. Aynı zamanda bu rakamların büyüklüğü önümüzdeki yılın yani 2022 yılı verilerinin düşük çıkacağını hatta eksilere düşme ihtimalini de göstermektedir. Kapasitesinin üstünde büyüme sergileyen ekonomilerin ekonomik dengeleri bozma riski bir o kadar büyük olur. Bu genel geçer olgu ülke ekonomimiz için de aynı ölçüde büyük risktir. Makro ekonomik dengelerin bozulması iktidarlar için de olası büyük riskler yaratır. Dolayısı ile iktidarın buna yönelik adımlar atması, enflasyonda yukarı doğru dalgalanmalar olması kaçınılmaz olacaktır.

Ancak bu adımları atmak ekonomi karar vericileri için çok kolay olmayacaktır. En basitinden atılması gereken ilk adım faizlerin arttırılması olacaktır, fakat Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki tavrı belli olduğundan bu çok ta kolay olmayacaktır. Önümüzdeki günler için sürprizlere açık olmak gerektiğini hatırlatır, her şeyin İYİ olması temennisi ile sabırlı günler dilerim.”