Sen mehmet rauf’un Eylül’ü nü okuyordun
Bense
Annemin ördüğü kazağı giyiyordum.
Bana duygusal terapi yapıyordun “Eylül “ kitabıyla.
Belki kültürel farklılığımız vardı senle. Ama ortak frekansımızı yakalamıştın.
Yol, uzun Ve meşakatliydi. Ama bu yola ruh veren senin ince duygularındı.
Her yokuşta bir umut daha bahşediyordun bana.
Psikolojik terapin daha sonra empatiye döndü.
Annemi anlatmıştım sana. Bana ördüğü kazağın öyküsünü de. Merak etmiştin annemi. İlk ziyarette onu görmek istediğini söylemiştin. Annemi ilk gördüğünde ona giydiğim kazağı ona örtdürten duyguyu sormuştun.
Annemin sana cevabı;
O benim Mehmed’im.
Mehmed’im di anneme umut bahşeden. Daha sonra senin umudunun adı da Mehmed’im olmuştu.
Ve yıllar sonra İstiklal caddesinde karşılaştığımızda o sözünü hiç unutmamıştım
Mehmed’im de, Mehmed’de kazağı ördüren kadını da unutmadım.
Linda,
Sevda buydu İşte.
Herşey gönlünce olsun.