Kimilerinin sofrası etle, evleri neşeyle dolacak; kimileriyse bir lokma ekmeğe bile hasret, bir yudum huzurun hayaliyle yaşamak zorunda kalacak. Ve biz, o iki dünyanın arasında kalmış insanlar olarak; yüreğimizin yarısını bayramlık sevinçle, diğer yarısını ise mazlum coğrafyaların acısıyla yoğuracağız yine.
Bayram sabahına İngiltere’den uyanıyorum… Ama gönlüm, kalemim ve dualarım her zamanki gibi Türkiye’deki tüm dostlarımla ve dünyanın dört bir yanındaki mazlumlarla beraber. Uzakta olmak, ayrı düşmek değil; daha derinden hissederek yazmak demek bazen. Bu vesileyle İngiltere’den tüm okurlarıma en içten selamlarımı, muhabbetlerimi gönderiyor; Kurban Bayramınızı yürekten kutluyorum.
Kan Gölüne Dönmüş Coğrafyalar
Bayram sabahı… Camiler dolup taşacak belki; eller semaya kalkacak, dualar arşa yükselecek. Ama Filistin’de, Gazze’de o sabah yine bomba sesleri uyanıkları selamlayacak. Çocuklar oyun yerine enkaz altında, anneler bayramlık yerine kefen hazırlığında…
Kaç yıldır Gazze’de gerçek bir bayram yaşanmadı? Kurbanlık koyunlar değil, çocuklar parçalanıyor orada. Kurbanlık kanı toprağa rahmet olup akmalıydı, ama Gazze’de oluk oluk akan şey sadece zulüm…
Filistin, Doğu Türkistan, Arakan, Yemen, Suriye…
Sadece Gazze değil; Doğu Türkistan, Arakan, Yemen, Suriye, Libya, Keşmir ve daha nice coğrafya… İnsan onuru ayaklar altında, vicdan ise sürgünde.
Bu Temenniler İçin Müslüman Olmaya Gerek Yok
Şunu da net biçimde söylemek gerekir: Bu acıların son bulmasını istemek için Müslüman olmaya gerek yok. Gözyaşının dini yoktur. İnsansanız, üzülürsünüz. Tüm semavi dinlerde barış ve merhamet vardır. İnancı olan herkesin ortak duası aynı: Zulüm dursun, adalet yerini bulsun. Camide yükselen aminle, kilisede yakılan mumun ışığı aynı insanlığa yöneliyorsa; o zaman bu çağrımız da evrenseldir.
Irkların, mezheplerin, sınırların değil; insanlığın kardeşliği esastır. Cemevinde yakılan mumla camide edilen dua aynı göğe yükseliyorsa, biz bu dünyayı birlikte bayrama çevirebiliriz.
Fikir Mahkumları Bayrama Kavuşuyor
Ve bu bayram vesilesiyle içimizi umutla dolduran bir gelişmeyi de paylaşmak isterim. Onuncu Yargı Paketi kapsamında cezaevlerinden bazı fikir işçileri ve düşünce mahkûmları, aileleriyle bayramı birlikte geçirme fırsatı bulacak. Bu, küçük ama vicdanlarda büyük bir adımdır.
Altını çizerek ifade etmek isterim: Fikir özgürdür, mahkûm edilemez. Bir insan düşüncesinden dolayı zincire vuruluyorsa, orada sadece özgürlük değil, adalet de esaret altındadır.
Fikir suç olmaz. Düşünmek, sorgulamak, ifade etmek; her toplumun ilerleyebilmesi için elzemdir. Kaleminden ötürü cezalandırılan bir toplumda suskunluk büyür, ama umut küçülür. Bu nedenle; fikir mahkumlarının özgürlüğü sadece onlar için değil, hepimiz için bir bayramdır.
Kurbanlık Değil, Kardeşlik Kesilmesin
Bu bayram sadece et paylaşmakla sınırlı kalmasın. Kalplerimizi bölüşelim. Yalnızca sofralarda değil, vicdanlarda da bayramı kurmaya çalışalım. Çünkü bayramlar, rahmetin hayata dokunduğu zamanlardır.
Bayramın Asıl Mesajı
Kurban Bayramı, teslimiyetin, fedakârlığın, kardeşliğin bayramıdır. Rabbe teslim olurken, kuldan da yüz çevirmemek gerekir. İbadetin özü insanlıktır. Kurban sadece boğazdan değil, gönülden geçendir.
Gözyaşı Dinsin, Umut Yeşersin
Bu bayramda dileyelim ki; çocuklar silah değil oyuncak tutsun. Kadınlar feryat değil ninni söylesin. Mahpuslar özgürlüğü tatsın. Herkes, her inançtan, her milletten insan; güven içinde, adalet içinde yaşasın.
Bayramınız mübarek, yüreğiniz merhametli, dualarınız kabul olsun. İngiltere’den tüm gönüldaşlara, dostlara, vicdan sahiplerine selam ve muhabbetle…