Geçmişi Roma İmparatorluğu´na kadar uzanan para koleksiyonculuğu, Kahramanmaraş´taki para tutkununun topladığı bir buçuk ton parasıyla tarihteki yolculuğuna devam ediyor.
PARA BİRİKTİRMEYİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK GÖREN ALTIGÖZ, BUNDAN BÜYÜK KEYF ALDIĞINI İFADE ETTİ
Kahramanmaraş´ta antika para tutkunu 45 yaşındaki Cahit Altıgöz, Kırk Haramiler’i aratmıyor. 25 yıldır kirada oturmasına rağmen binlerce Türk lirasını gözden çıkartarak para toplamaya devam ediyor.
Para koleksiyonun yanı sıra antikacılık da yapan Altıgöz, paranın geçmişe olan yolculuğuna babasının hediye ettiği delikli kuruşla başlamış. Aradan geçen 30 yılda tarihi değer taşıyan 2 bin adet kağıt banknot ve yaklaşık 1.5 ton ağırlığında 40 bin adet madeni para toplamayı başaran koleksiyon tutkunu, yerli ve yabancı birçok para birimine binlerce TL bağlamasına karşılık, Binevler Mahallesi´nde kiraladığı bir evde oturuyor.
Altıgöz’ün koleksiyonun olduğu deposunda, Cumhuriyetin ilk 1 lirası, ilk 100 lirası, dedelerimizin mor binlik diye bahsettiği 1000 lira, 2005 yılında tedavülden kaldırılan 6 sıfırlı milyonluk banknotlar ve son olarak 2009 yılında piyasadan çekilen YTL’nin yanında yabancı banknot ve binlerce madeni para yer alıyor.
Para tutkunluğunun ve bunun profesyonel manada koleksiyonculuğa başlama serüvenini Altıgöz, şöyle değerlendirdi: “ Tasarruf amaçlı biriktiriyordum sonra bu para merakı koleksiyona dönüştü. 30 yıl sonra da tonlarca bir paraya ulaştı. Bu bir yaşam biçimi, bunu biriktirmek bize keyif veriyor. Bizi dinlendiriyor. Nesilden nesile aktarılan şeyin, kullanım aracının yaşamın olmazsa olmazlarından olan bu parayı binlerce insan günlük yaşamında kullanmış, harcamış, değerlendirmiş, bir tür satın alma aracı olarak kullanmış, şimdi ise sadece koleksiyonumda yer almaktadır.” dedi
Para tutkusu, çocuklukta önce amatör olarak biriktirmeye başlamıştım. Bu amatörlük ilerleyen yıllarda hemen hemen 30 yıldan beri profesyonelliğe dönüştü. Özellikle Türk paralarına öncelikle başladım. Tasarruf amaçlı biriktiriyordum sonra bu para merakı koleksiyona dönüştü. 30 yıl sonra da tonlarca bir paraya ulaştı. Bu bir yaşam biçimi, bunu biriktirmek bize keyif veriyor. Bizi dinlendiriyor. Nesilden nesile aktarılan şeyin, kullanım aracının yaşamın olmazsa olmazlarından olan bu parayı binlerce insan günlük yaşamında kullanmış, harcamış, değerlendirmiş, bir tür satın alma aracı olarak kullanmış, şimdi ise sadece koleksiyonumda yer almaktadır. Türk parası dışında dünyadan birçok ülkelerden bu ülkemizde temin ettiğimiz paralarımız da var. Kağıt paralarımız var, az bulunan paralar var. Nadir paralar var. Evimiz yok. Biz şunu düşünürüz her zaman. Evi her zaman alabilirsiniz ama bir koleksiyonu istediğiniz zaman alamazsınız. Bunun için de bir şeylerin oluşması için uzun bir zaman alan ve her şekilde para gerekli. Bu paraların değerleri tabi göreceli, içerisinde hani şu anki tabiriyle paranın para etmediği paralar da var, koleksiyon değeri yüksek olan paralar da var. Özel kasada koruduğumuz iklimlendirmeli, korunaklı, dış etkenlerden etkilenmeyecek paralarımız da var. Yani paranın değeri koleksiyon değerine göre, az bulunması değerine göre çok temiz, temiz, çil buna göre değerlendirilmektedir. Yani az kullanılan, kullanılmamış olan paralar daha çok değerlidir ve az bulunan para daha çok değerlidir.”
