YEREL

Dijital Linç Düzeni: Hukukun Üzerinden Geçen Klavye Cellatları

Türkiye’de uzun zamandır suistimal edilen bir kavram var: Basın özgürlüğü.

Oysa ki bu kavram; bir ülkenin demokrasisini ayakta tutan, halkın haber alma hakkını koruyan, ifade özgürlüğünün güvencesi olan, en temel insan haklarından biridir.

Ne var ki, bugün…
Bazı kesimler, bu kavramı; hukuksuzluğun zırhı, karalamanın kılıfı, yalanın örtüsü, itibar suikastının aracı hâline getirmiş durumda.

Sosyal medya mecralarında…
Sahte hesaplar, kimliksiz kullanıcılar, sözde “fenomenler”; hiçbir sorumluluk üstlenmeden, hiçbir etik ilkeye bağlı kalmadan, hiçbir denetime tabi olmadan, insanları hedef gösteriyor, ifşa ediyor, itibarsızlaştırıyor…
Adeta klavyeyle infaz ediyor!

Gazetecilik Nerede Başlar, Nerede Biter?..

Gazetecilik; şüpheden sanık yararlanır ilkesine yaslanır…
Masumiyet karinesine riayet eder…
Ve her şeyden önemlisi, kamu yararını esas alır…

Ama bugün gelinen noktada;
Sosyal medyada boy gösteren bazı kullanıcılar — işletme adreslerini, tabelalarını, fotoğraflarını — aleni şekilde yayımlıyor…
Kurumları, bireyleri, toplum önünde açık hedef hâline getiriyor…
Üstelik bunu da, “basın özgürlüğü” maskesiyle meşrulaştırmaya çalışıyor.

Oysa ki;
• 5187 sayılı Basın Kanunu,
• 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK),
• 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve
• 7418 sayılı Dezenformasyonla Mücadele Yasası…

Tüm bu fiilleri, açıkça suç olarak tanımlar…
Sınırları çizer…
Yaptırımları belirler…

Hangi Kanunlar, Göz Göre Göre Çiğneniyor?..

Dijital linç kampanyaları; sadece vicdanları değil, hukuku da kanatıyor…
İşte o suistimallerin dayandığı suç başlıkları:
• TCK 216: Halkı kin ve düşmanlığa tahrik…
• TCK 217/A: Gerçeğe aykırı bilgi yaymak…
• TCK 125–126: Hakaret, iftira, kişilik haklarına saldırı…
• TCK 136: Kişisel verilerin hukuka aykırı paylaşımı…
• KVKK: Özel ve kurumsal verilerin izinsiz teşhiri…
• Basın Kanunu Madde 12: Kurumların itibarını zedeleyen yayın yasağı…

Her biri…
Dijital cellatların, kanun önündeki gerçek yüzünü ortaya koyuyor.

Kahramanmaraş Gerçeği: Yeniden Doğan Bir Şehre, Yine Darbe…

6 Şubat 2023…
Kahramanmaraş… Sarsıldı, yıkıldı… Ama pes etmedi.
Tüm kurumlarıyla, tüm bileşenleriyle, yeniden ayağa kalkmaya çalıştı.

Ancak şimdi…
Birtakım sosyal medya hesapları, hiçbir somut delile dayanmayan iddialarla; firmaları, esnafı, girişimcileri hedef gösteriyor…
Şehrin ticaretine, ekonomisine, hatta kamu güvenine darbe vuruyor.

Yakın tarihte yapılan bir paylaşımda, bir firmanın ismi, tabelası, açık adresi net şekilde yayınlandı.
Altına ise, herhangi bir belgeye ya da bilirkişi raporuna dayanmayan iddialar sıralandı…

Ben de, durumu yerinde anlamak için, firma yetkilisiyle görüştüm.

Yetkili şu ifadeleri kullandı:

“Etin kesiminden ve eti pişiren ocağın alevinin az yada çok olmasın kaynaklı teknik bir fark var… Hijyen konusunda, en ufak bir tavizimiz yok…
Tarım ve Orman Bakanlığı ile İl Sağlık Müdürlüğü’nün ekipleri, düzenli olarak işletmemizi denetliyor..
Ürünlerimizi kaliteli malzemeyle hazırlıyoruz, müşterilerimize en sağlıklı şekilde sunuyoruz.”

Ve devam etti:

“Bu linç kampanyasından sonra, bizi tanıyan müşterilerimiz, işletmemize gelip destek verdi…
Ama bizi hiç tanımayan, ürünümüzü hiç denememiş kişiler, sosyal medya üzerinden yargı dağıttı…
Yargısız infaz yaptılar…”

Sosyal medya hesabı yöneticisiyle görüşmek istediklerini de belirttiler.
Ama ne fayda… Karşı taraf, diyaloga kapalıydı.
Çünkü… Hüküm çoktan verilmişti.

Firmanın ifadesiyle:

“O, kendini bilirkişi sanıyordu… Ama ben seviyeme yakışmayacak sözleri burada zikretmek istemem…”

Yetmedi! Aynı Linç, Aynı Görsellerle Tekrarlandı!..

Olayın hukuka taşındığını öğrenen kişi…
Geri adım atmak yerine…
İkinci bir linç kampanyası başlattı!

Üstelik aynı fotoğraflarla, aynı metinlerle, aynı hedef göstermeyle…

Şu cümlelerle kamuoyuna seslendi:

“Normalde tek bir paylaşımla belki hatalarını anlayıp bunu durdururlar diye düşünüyordum…
Hem böyle bir şey yapıp hem de beni şikayet etmişler…
Şimdi bu konu üstünde daha fazla ilerleyeceğim, sayın işletme sahipleri…”

Bu sözler; pişmanlık değil, inadına meydan okumadır.
Suçu bilerek tekrarlamaktır.
Hukuku tanımamaktır.

Firma yetkilisi ne yaptı?

“İkinci paylaşım nedeniyle… Cumhuriyet Başsavcılığı’na ek bir suç duyurusunda daha bulunduk…” dedi.

Sorumluluk Nerede? Denetim Nerede?..

Bugün, dijital içerik üreticileri…
Binlerce, on binlerce liralık reklam gelirleri elde ediyor.
Ama ne etik sorumluluk taşıyorlar, ne meslek ahlakına uyuyorlar, ne bir üst denetime tabiler…

Basın İlan Kurumu, artık sadece resmi ilan dağıtan bir kurum olmamalıdır…
Dijital medyanın, içerik kalitesinin, reklam gelirlerinin, etik ve mali yönden denetimi sağlanmalıdır!

Aksi hâlde…
Anadolu basınının omurgası olması gereken bu kurum, sadece kağıt üstünde var olan, etkisiz bir gölge yapıya dönüşecektir.

Çağrımızdır!..

Toplumu zehirleyen bu dijital linç düzenine karşı, vakit kaybetmeden adımlar atılmalıdır:
• Cumhuriyet Başsavcılıkları, bu hesaplar hakkında derhal soruşturma başlatmalıdır.
• Basın İlan Kurumu, dijital içerik ve gelirlerinin şeffaf şekilde denetlenmesine yönelik mevzuat hazırlamalıdır.
• RTÜK ve BTK, sosyal medya yayınlarını sıkı bir denetim altına almalı, cezai yaptırımları hayata geçirmelidir.
• İçişleri Bakanlığı, organize dijital karalama kampanyalarını tespit etmeli, kurumlar arası eşgüdümle yasal süreci yürütmelidir.

Son Söz: Ya Susarsak?..

Bugün, sosyal medya fenomeni kisvesi altında dolaşan bazı kişiler, kendilerini “infaz mercii” gibi görmektedir…
Bu; sadece basın özgürlüğünün istismarı değil…
Hukuk devletine, kamu düzenine, toplumsal barışa yöneltilmiş açık bir tehdittir.

Unutmayalım…

Eğer sustuğumuz her linç, bize biraz daha yaklaşacaksa…
Eğer görmezden geldiğimiz her iftira, bir gün bize dokunacaksa…

O zaman;

Susmak artık bir tercih değil, ihanettir!

İşte son linç paylaşımları...