Başaran, hububat hasadının başlamasıyla birlikte uyarı ve bilgilendirme yapılmasına karşın, her yıl anız yakıldığını hatırlatarak şöyle devam etti:

"Anız yakıldığı için, canlı yaşamını, çevreyi ve insan sağlığını olumsuz etkileyecek durumlar yaşanmaktadır. Önceki yıllarda anız yangınları sonucunda oluşan dumanların araç yollarına ulaşarak görüş mesafesini azaltması nedeniyle ölümle sonuçlanan trafik kazaları dahi meydana gelmiş, bunlar basına da yansımıştır. Yangınlar hem doğanın hem de çevrenin tahribatına neden olmakta ve hava kirliliği yaratmaktadır."

Ülke topraklarının büyük bölümünün organik madde içeriği bakımından 'fakir' olduğunu, bu nedenle anız ve hasat artıklarının toprak için önem taşıdığını ifade eden Başaran; "Anız, hububat hasadının ardından toprağı diğer ürün ekimi için hazır hale getirmek, tohum yatağı hazırlamak amacıyla yakılmaktadır. Zamandan ve maliyetten kazanç sağlandığı düşünülse de anız yangınları, aslında ülke topraklarına büyük zarar vermektedir" dedi.

Anız yangınları konusunda izleme ve denetleme yetkisine sahip kurumların denetimlerini artırmasını, çiftçileri bilgilendirmesini isteyen Başaran şunları kaydetti:

"Hububat hasadının ardından toprak yüzeyinden alınamayan kısımlar yakılmayıp uygun aletlerle parçalanmalı ve bu durumun toprağa ve toprağın yeni ürün için hazır hale getirilmesine engel teşkil etmeyeceği üreticilere anlatılmalıdır. Çevre Kanunu'na göre anız yakılması, çayır ve meraların tahribi ve erozyona sebebiyet verecek her türlü faaliyet yasaktır. Denetimlerin ve cezai işlemlerin anızların yakılmaması doğrultusunda uygulanması, çiftçilerimizin konu hakkında bilgilendirilmesi, toprağımıza  doğaya ve yaşam  tahribatın önüne geçilmesinde büyük katkı sağlayacaktır."

Çiftçilerimizin hem kendi, hem de ülke menfaatleri açısından bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeleri önemle rica olunur.”