Karakoç, Türkiye'nin artık "yalnızca bölgesel değil, küresel bir güç merkezi olarak yükseldiğini" vurgulayarak, Avrupa Komisyonu'nun yayımladığı raporları "siyasi vesayet arayışının güncellenmiş hâli" olarak nitelendirdi.
"AB'nin Jeopolitik Korkusu: Türkiye Giderek Artan Etkinlikte"
Milletvekili Karakoç, Türkiye'nin gür sesle konuştuğu her an Avrupa'dan gelen eleştirilerin artmasının bir tesadüf olmadığını belirtti. Avrupa'da Türkiye'ye yönelik ekonomik bağımlılığın arttığını, ancak siyasi özgüvenin azaldığını ifade eden Karakoç, AB'nin kendi iç sorunlarına odaklanması gerektiğini savundu:
"Avrupa bugün kendi içinde demokrasi krizini aşamazken, aşırı sağdan koruyamadığı şehirlerini Türk demokrasisinin ölçüsü hâline getirmeye kalkmaktadır. Kur’an yakmayı, başörtüsüne katlanamamayı, camilerin kapısına kilit vurmayı ifade özgürlüğü sayan bir yapı Türkiye’ye nasıl demokrasi dersi verebilir?"
Karakoç, raporun en samimi cümlesinin “Türkiye giderek artan etkinlikte ve çok katmanlı bir dış politika yürütüyor” ifadesi olduğunu belirterek, bu cümlenin aslında AB’nin "diplomatik dille ifade ettiği jeopolitik korkusu" olduğunu dile getirdi.
🇹🇷 Kıbrıs ve AB Genişleme Stratejisine Eleştiri
AB'nin genişleme stratejisinin liyakatten uzaklaştığını belirten Karakoç, bazı Balkan ülkelerine övgüler dizilirken Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinde "durağan" ilan edilmesini eleştirdi. Karadağ ve Arnavutluk’un askeri, ekonomik ve üretim kapasiteleriyle Türkiye ile kıyaslanamayacağını savundu.
Karakoç, Kıbrıs meselesinde ise AB’ye net bir mesaj gönderdi:
· "Kıbrıs Türk’tür; bu bir tartışma konusu değildir."
· "Rum Yönetimi’ni hukuka aykırı biçimde üyeliğe kabul ederek Ada’daki dengeyi bozan bizzat AB’nin kendisidir. Türkiye, garantörlük sorumluluğundan geri adım atmayacaktır."
Göç Mutabakatında Tek Taraflı Fesih Sorusu
Konuşmasında göç konusuna geniş yer ayıran Karakoç, Türkiye’nin 2.7 milyon Suriyeliye ev sahipliği yaparak Avrupa’nın yükünü hafiflettiği için şükranla övülen AB’nin sorumluluk paylaşımından kaçındığını söyledi.
Mülteci konusunun kendi toprakları dışında "insani" söylemlerle ele alınırken, göçün kapıya dayanmasıyla AB’nin aniden "güvenlikçi" söylemlere sığındığını ifade etti. Karakoç, AB’nin bu ikiyüzlü yaklaşımla, dünyadaki her 5 Suriyeli sığınmacıdan 3’üne ev sahipliği yapan Türkiye’yi karne notu verir gibi değerlendirmeye kalktığını belirtti.
Karakoç, 18 Mart Mutabakatı'nın imzalanmasından hemen sonra Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirdiğini hatırlatarak, AB’nin ise bu anlaşmadaki tek bağlayıcı yükümlülüğü olan vize serbestisi konusunu aradan geçen 9 yıla rağmen uygulamadığına dikkat çekti ve şu kritik soruyu yöneltti:
"Şu halde 18 Mart Mutabakatı’nın tek taraflı feshi neden mümkün değildir?"
Milletvekili Karakoç, sözlerini "Unutulmamalıdır ki Türkiye, Avrupa’nın çizdiği sınırlara değil; kendi iradesine yaslanır" diyerek tamamladı.





