KOMŞULUK SINAVINDA SINIFTA KALANLAR
Kadim Anadolu irfanı, bize komşunun mirasına göz dikmeyi değil, o mirasa sahip çıkmayı öğretir. Ancak bugün, 6 Şubat depremlerinin enkazından doğrulmaya çalışan Kahramanmaraş, komşusu Gaziantep’in bitmek bilmeyen kültürel tescil hırsıyla imtihan ediliyor. Bu, basit bir rekabet değil; emeğe, tarihe, ortak mirasa ve en önemlisi komşuluk hukukuna yönelik açık bir saldırıdır.
MARAŞ’IN ZARAFETİ, ANTEP’İN CÜRETİNE KARŞI: BİR AHLAK MUKAYESESİ
Kahramanmaraş topraklarında on binlerce “Antep fıstığı” ağacı vardır ve hatırı sayılır bir üretim yapılır. Dünyaca ünlü markalarımız Mado ve Kervan, ülkenin ve dünyanın dört bir yanına baklava satar. Peki, siz hiç bu markaların “İşte Orijinal Kahramanmaraş Baklavası” diye bir iddiayla ortaya çıktığını, Gaziantep’in tescilli markasına gölge düşürmeye çalıştığını gördünüz mü? Ya da fıstığımıza “Maraş Fıstığı” adıyla yeni bir coğrafi işaret alıp ticari bir cambazlığa giriştiğimize şahit oldunuz mu? İşte ticari ahlak ve komşuya saygı budur. Kahramanmaraş’ın bu asil duruşu, Gaziantep için en büyük derstir.
HAMMADDE MARAŞ’TAN, ETİKET ANTEP’TEN: BU TİCARET DEĞİL, KÜLTÜREL SÖMÜRÜDÜR!
Şimdi soruyoruz: Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Türkoğlu ilçelerinin dağlarında otlayan keçilerin sütünü toplayıp, hemen sınırın diğer tarafında kurduğun fabrikada peynire dönüştürdükten sonra “Gaziantep Keçi Peyniri” diye satmak ne kadar ahlakidir? Bir ürünün bütün hammaddesi, ruhu ve coğrafyası komşuna aitken, sadece etiketini değiştirerek “benimdir” demek, kültürel bir yağmadan başka nedir? Siz hiç Mado’nun veya Kervan’ın, Gaziantep’ten süt toplayıp sonra bunu “Antep’in meralarından gelen sütle yapılmış Maraş Dondurması” diye pazarladığını duydunuz mu? Duyamazsınız! Çünkü bir değere sahip çıkmak, onun köklerine, doğduğu toprağa ve emeğe saygı duymayı gerektirir. İçme suyunu Maraş’tan alıp, karşılığında kültürel değerlerini gasp etmeye çalışmak, en hafif tabirle “su içtiği kaba tükürmektir.”
DEPREM BEDENLERİ, BU TUTUM YÜREKLERİ YIKTI
Kahramanmaraş, “asrın felaketi”nde on binlerce evladını toprağa verdi, yıkıldı ama asla pes etmedi. Tam da bu acılı yeniden inşa sürecinde, komşu şehirden gelen bu kültürel hamleler, depremin açtığı yaralara tuz basmıştır. Depremde daha az hasar almasına rağmen “yüzyılın mağduru” algısı yöneten Gaziantep’in bu tavrı, vicdanlarda derin bir kırılma yaratmıştır.
TBMM KÜRSÜSÜNDEN YANKILANAN ONUR SESİ: HAKSIZLIĞA “DUR” DİYEN VEKİL
Bu hak gaspı, artık kapalı kapılar ardında kalmamış, DEVA Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Dr. İrfan Karatutlu’nun cesur çıkışıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yankılanmıştır. Karatutlu, Meclis kürsüsünden bu sistematik tescil girişimlerinin bölgenin huzurunu nasıl dinamitlediğini haykırarak, sadece Maraş’ın değil, tüm komşu illerin hakkını savunmuştur. Şehrinin onurunu ve mirasını en üst perdeden savunan Sayın Karatutlu’ya bu onurlu duruşu için minnettarız. Onun sesi, haksızlığa karşı susmayanların sesidir.
GAZİANTEPLİLERE VE YÖNETİCİLERİNE TARİHİ ÇAĞRI
Ey Gaziantepliler! Her hafta sonu yaylalarında soluklandığınız, suyunu içtiğiniz Kahramanmaraş’ın mirasına saygı duyun. Yöneticilerinizin bu kültürel yağmasına sessiz kalmayın, çünkü tarih haksızlığa ortak olanları da yazar. Gaziantep’e düşen görev, komşusunun toprağından, sütünden, biberinden elini çekip kendi zengin mutfağına ve değerlerine odaklanmaktır.
TARİH, HAK EDENE HAKKINI TESLİM EDER
Kahramanmaraş, bugüne dek sustuysa asaletindendir. Ama artık konuşmaya başlamıştır. Ve Maraş konuşmaya başladığında, bilin ki tarih, hak edene hakkını er ya da geç teslim etmek için yeniden yazılıyordur. Unutulmasın: Hileyle alınan hiçbir zafer kalıcı değildir.