İnsan vücudunun kendi iç sıcaklığını 36-38 C° aralığında tutma eğiliminde olduğunu ve bu ısı değişimlerinin 35-40 C° aralığına kadar ısı ayar merkezleri tarafından mükemmel bir şekilde kontrol altında tutulmaya çalışıldığını dile getiren Hakkoymaz; çevre sıcaklığındaki aşırı artışın nemin de etkisiyle birlikte hücrelere doğrudan toksik etki yaratarak bu koruyucu sistemi bozduğunu ve yaşanan bu bozulmaya bağlı olarak da vücutta hayati birçok değişikliklerin meydana geldiğini dile getirdi.

Sıcağa bağlı durumların el ve ayaklarda ödem, isilik, yüzeyel cilt yanıkları, bayılma, kramp ve bitkinlik gibi hafif durumlardan; sıcak çarpması ve buna bağlı olarak tansiyon düşüklüğü, sıvı-elektrolit bozukluğu, kan değerlerinde bozulmalar, çoklu organ yetmezliğine kadar geniş bir yelpazede değerlendirilmesi gerektiğinin vurgulandığı konuşmada; özellikle sıcak çarpmasının insan sağlığı için hayatı tehdit eden ağır bir durum olduğu ve tedavi edilmediği takdirde yüksek oranda ölümcül olabileceği vurgulandı. Halk arasında belirtilen hafif durumlarında güneş çarpması gibi değerlendirildiğine dikkat çeken Hakkoymaz, durumun böyle olmadığını ve hafif durumların hastaneye başvuru dahi yapılmadan sıcak maruziyeti yaratacak ortamlardan uzaklaşma, serin ortamlarda dinlenme, düzenli sıvı ve elektrolit alımı ile sonlanabileceğini; sıcak çarpmasında ise yüksek ateş (40 C° ve üzeri) ve bilinç değişikliklerinin en önemli bulgular olduğunu ve hastaların sıcak ortamdan derhal uzaklaştırılarak, giysilerinin çıkarılıp bir an önce boyun-koltuk altı-kasık gibi bölgelere buz paketleri veya ıslak bezlerle soğuk uygulama yapılarak en yakın hastaneye götürülmesi gerektiğini belirtti. Sıcak çarpmasında tedavinin ana hedefinin acilen hastayı soğutma ve etkilenen organ fonksiyonlarının düzeltilmesi olduğu vurgulanırken; kalp, böbrek, karaciğer, beyin gibi organ etkilenimlerinde ve ciddi sıvı-elektrolit bozukluğu olan hastaların muhakkak hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerektiği belirtildi.

Yaşlıların, çocukların, hamilelerin, ek hastalığı ve hareket kısıtlılığı olanların, obez ve dehidrate kişilerin, kardiyovasküler-psikiyatrik-uyarıcı-parkinson-alzheimer ilaçları gibi ilaç kullananların, uzun süre kapalı-havasız alanda kalanların ve sıcak bölgede çalışan işçi-asker ve sporcuların sıcak çarpması açısından en büyük risk grupları olduğunu belirten Doç. Dr. Hakan Hakkoymaz; toplum eğitiminin ve koruyucu tedbirlerin sıcak çarpmasını engellemede en önemli konu olduğuna dikkat çekti.

Vatandaşlarımızın ve özellikle riskli kişilerin sıcak ve bunaltıcı bu yaz aylarında sıcak çarpmasında ve güneşten korunmada;

Aşırı sıcak günlerde güneş ışınlarının yoğun olduğu 10:00-16:00 arasında güneşten kaçınılması,

Güneşten koruyacak geniş ve rahat elbiseler, güneş gözlüğü, şapka ve şemsiyeler ile birlikte yüksek faktörlü güneş koruyucular kullanılması,

Mümkün mertebe serin ortamlarda vakit geçirilmesi ve aşırı sıcak kapalı ortamlardan kaçınılması,

Bebekler, çocuklar, yaşlı ve hareket kısıtlılığı olan evebeynler, ek hastalığı olan düşkün kişilerin araçlarda her ne sebeple olursa olsun yalnız bırakılmaması,

Kapalı mekanlarda klimaların sürekli kullanımından ziyade, aralıklı olarak kapatılıp havalandırma yapılarak kullanılması,

Aniden kütlesel aşırı soğuk su uygulanmaması,

Güneş yanığı veya isilik gibi durumlarda doktor önerisi alınmadan herhangi bir ajan kullanılmaması,

Diyet ve sıvı tüketimine özen gösterilmesi

gibi konulara dikkat etmelerini önemle rica ediyorum diyerek konuşmasını tamamlayan Doç. Dr. Hakan Hakkoymaz, TRT Çukurova ekibine ve değerli dinleyicilere teşekkür etti.