Biz bu değerleri çocuklardan öğreniyoruz aslında. Çünkü biz, yetişkinler içinde büyüdükçe bu değerlerden uzaklaşanların var olduğunu da görmememiz mümkün değil bugün.
İhtiyacımız olan ilk şey okuldaki derslere ait soyut bilgiler değil, hayattaki değerlere ait kendileri soyut olsa da davranışlarla ortaya konulan somut bilgilerdir.
Saygı, çıkarsız ve saf sevgi, sadakat, dürüstlük, paylaşmak, yardımlaşma ve dayanışma, arkadaşlık, dostluk, merhamet, cesaret ve adalet bunların başında gelir.
Zira: 'Ağaç yaş iken eğilmez, yaş iken doğrulur.'
Bunları bir çocuğa ancak küçük yaşta öğretebiliriz.
Çünkü çocukken öğretemediğimiz bu hayati ve toplumsal değerleri büyüdükten sonra öğretmek mümkün değildir. Ama büyüdüklerinde okuldaki soyut bilgileri zaten öğrenebilecek zihinsel gelişim düzeyine ulaşırlar. Onları, bu bilgileri öğrenmeleri için baskı altında tutmak çok da doğru değildir.
Öğretemediğiz her hayatî değer, değersiz büyüyen ve topluma karışan yetişkinler olarak bize geri döner. Sonunda da değersiz büyüyen çocuklar bizim ihmalkârlığımız ve öğretim sürecinde
Çocuklarımıza soyut bilgiler kadar, hayatî öneme sahip değerlerimizi de kazandıralım. Yapılarındaki saflık ve temizlik sayesinde diğerleri daha çabuk öğrenebileceklerini bir toplumu bu sayede kurtarabileceğimizi daima hatırlayalım.