Patlıcan musakka gerçekten çok lezzetli güzel bir yemekti, yemek sonrası hesabı verdikten sonra,buralarda kahve veya çay hane varmı diye sordu, tarife göre yakınlarda dükkan üstü,merdivenlerden çıkarak varılan bir kahveydi burası, oturup çay istedi,biraz TV izlediy eve gidip yattı.!
Delikanlı o gün erkenden kalkıp dükkana gitti,usta yeni gelmiş yedeğin altını henüz yakmıştı.!
Usta, maşallah erkencisin bizim oglan dedi.!
Eyvallah ustam, delikanlı çayhaneyi şöyle bir toparladı.!
Çayhanede simit satılıyormuş,simitçi yüz simit getirdi.!
Çay demlenince ,çay,simit,peynir ve zeytunla kahvaltı yaptılar.!
Sonra gelenler oldu,hem sohbet,dedikodu,yarenlik gırıla gediyordu,esnaf çayhanesi idi en çokta Turgut Özal kızıyorlardı, her şey dolarla,markla oldu diye.!
Derken dükkanlardan çay istenmeye başlandı,usta bana tarif ediyor ben çayları servis ediyordum, ögleye kadar çay servisi fena değildi, ama ögleden sonra sert bir düşüş göstermişti.!
Benim bir iki ay zarfında burası ile ilgili iyi bir gözlem yapmam gerekiyor, işime gelirse burayı alırım, yada başka bir yere bakarım.!
Delikanlı ömründe hiç bir zaman yarının hesabını yapmamıştı,ama yaşadığı zor günler ona çok acı tecrübe olmuştu.!
Aradan bir hafta geçmişti, bu çayhanenin bulunduğu mevkide bolca dükkan vardı,servis yapan iki kişi olsa,çayda kaliteli olsa satışta fark olurdu.!
Hasan ustadan öğrendiği çay demleme takdiği burda tutardı, ayrıca çayhane oldukça bakımsızdı,sanki ustayla birlikte kocamışlar intibası veriyorlardı.!
Birde akşamları hiç sevmiyordum,akşam dükkandan çıkınca lokantaya gidiyordum,arkadaş olmuştuk lokantacılarla,yemeğin ardına çay içip sohbet ediyorduk.!
Bu ara ben eve bir piknik tüpü,çaydanlık,bıçak,çay,şeker, birde tava almıştım, lakin hiç kullanmamıştım, insan yalnız olunca içinden hiç bir şey yapmak gelmiyordu elbette günün yorgunluğu da oluyordu.!
Pazar günü öğleyin çıktım evden, adamın biri krom bir arabada pirzola pişirip satıyordu, başında da epey bekliyen müşterileri vardı,mis gibi kokuyordu mübarek.!
Ustam banada bir pirzola yaparmısın dedim,sıram geldi, adamın pişirdiği rulo gibi bir şeydi,şişten çıkardı,yuvarlak yuvarlak dilimledi, bu kokoreçti, bağırsaktan yapıldığını duymuştum, fakat hiç yemedim de,görmedim de, ustam bana bir pirzola demeseydim,bırakır giderdim, adam yarım somunun içine koyup baharatlarını attıktan sonra bana verdi.
Terettüt içindeydim,gözümü yumup yaradana sığınarak başladım yemeye, somun yarım olmamıştı ki, ustam bana bir tane daha yap dedim, çok lezzetliydi bu kokoreç.!
Kordondan girdim iskeleye kadar yürüdüm, Fethiye Körfezi müthiş bir yerdi,insanı kendinden alıp hayal alemine götürüyordu, iskelede biraz takıldım,ağzımdan şiirler dökülüyordu,hepside sihirli sözlerdi, malesef yanımda defter ve kalem yoktu,bir dahaki sefer tedarikli gelmeliyim buraya, gerçekten beni büyülemişti Fethiye Körfezi.!
İskeleden ayrılıp kordonu takiben yürüyordum lakin ben bende değildim hayal aleminde bulutlarla sarmaş dolaş olmuş uçuyordum, bir çocuk sesi duydum, çok yorgun ve cılız bir sesti,şimdi biz açlıktan ölecekmiyiz diye soruyordu.!
Döndüm bir bayan, bir küçük kız çocuğu banka oturmuşlar çok perişan bir halleri vardı, sen ne dedin prenses bir daha söylermisin dedim.!
Yanında ki bayan kafasını kaldırıp bana baktı, gözlerinin içi kan çanağı gibi olmuş,saçları karma karıştı, çocuğa bir daha sordum, çocuk biz açlıktan öleceğiz kaç gündür yemek yemiyoruz dedi.!
Eriyip bittim o anda, hemen yanına oturdum, sana ne ısmarlıyayım prenses dedim, yemek dedi.!
Bayan isterseniz şurada bir lokanta var hadi buyrun oraya gidelim, istediğiniz yemeği istediğiniz kadar yiyebilirsiniz dedim.!
Çorba sadece sıcak bir çorba dedi.!
Ordan lokantaya vardık,benim devamlı gittiğim lokantası burası.!
Garson geldi kusura bakma bunları burdan çıkar dedi.!
Niye dedim çok pis balık korkuyorlar dedi.!
Gerçektende korkuyorlardı ama başka ne yapabilirdim.!
O zaman iki bardak mercimek çorbası ver dedim.!
Dışarda bekledik, çorba ve ekmeği aldık, ayak üstü yediler.!
Teşekkür edip gidiyorlardı.!
Durun nereye gidiyorsunuz dedim.?
Cevap yok.!
Anlaşılan sizin kalacak yerimiz yok, bakın benim tek başıma kaldığım bir ev var isterseniz sizi oraya götüreyim, korkmayın benden size bir zarar gelmez dedim, terettüt ediyorlardı, aslında gelmek istiyorlardı ama korkuyorlardı.!
İkna ettim onları giderken iki ekmek bir kangal sucuk ve yumurta almıştım.!
Eve varınca siz oturun, önce çay demledim ardına, sucuklu yumurtayı pişirdim, çucuğa çeydek ekmek,somunun geri kalanında bayana ekmek arası yaptım, çaylarını doldurdum.!
Bakın tek odamız iki yatağınız var,karşıda tuvalet ve banyo var, ister şimdi banyo yapın isterseniz,yarın ben işe gittiğimde yaparsınız.!
Yalnız sizden ricam, sen benim eşofmanlarımı giyersin, çocuğada yine benim giysilerden bir şeyler giydirelim, kusura bakmayın gerçekten çürük balık korkuyorsunuz, yarında giysilerinizi yıkarsınız dedim.!
Bayan tedirginleşti birden.!
Yok korkacak bir şey yok dedim.!
Biz gidelim dedi.!
ARKASI YARIN
