İki Cefakar Anadolu Evladı; Reisi Cumhur ve Şehit Başkan

Bu yazılan başkaları için bir kurgu gibi görülebilir, hayır değil öyle görüyorsan halen Türk Devleti’nin  sabrını ve Gücünü anlayamamışsın demektir!

İki Cefakar Anadolu Evladı; Reisi Cumhur ve Şehit Başkan

İki Cefakar Anadolu Evladı; Reisi Cumhur ve Şehit Başkan

Bu yazılan başkaları için bir kurgu gibi görülebilir, hayır değil öyle görüyorsan halen Türk Devleti’nin  sabrını ve Gücünü anlayamamışsın demektir!

26 Eylül 2018 Çarşamba 12:17

Sene 2007-2008 yılları arası  Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ömrü boyunca siyaset haricinde Derin Millet anlayışı ile birçok yapıya karşı mücadele etmiş, onları deşifre etmiş bir kişidir. Onu tanıyan herkes bunun gizli bir şey olmadığını da bilir.  Lakin bu sefer karşısına çıkan örgüt öyle bir yapıdır ki ne bunu kimse anlatıp ikna edebilir, nede açıktan aşikar bir mücadele yöntemine girebilir. Uluslar arası tüm güçlerin finanse ettiği arkasında durduğu, Yahudi ve Hıristiyan din adamlarının yöneticilerini KARDEŞ olarak gördüğü ve ne yazık ki Devlette her yere sızmış, yetmemiş birçok siyasi, bürokrat,paşa gibi önemli makam sahiplerinin mahremine kadar girmiş hiçbir sınırı olmayan ahlaksız bir yapı. Ama bunu kimse bilmiyordu görünürde. DİN’İ bir Cemaat olan bu yapı Devlet’i yönetenlere ve topluma nasıl anlatacaklardı. Bu olayı bütün hali ile anlatmaya kalkarsak saatlerce okunması gereken bir yazı olur, o yüzden olayların bu başlangıç noktasını isterseniz başka bir yazıya bırakalım biz asıl anlatılması gereken kısmı ile devam edelim.

Rahmetli Muhsin Başkan dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile temas kurmuş, devleti ahtapot gibi sarmış deşifre ettikleri bu yapıyı her şeyi ile anlatmıştı. Artık siyaseten farklı partilerin yöneticileri olsalar da, Devletin Bekası için beraber hareket etmek zorundalar. Bunu yapmaları içinde kesinlikle temaslarının gizli kalması hiçbir şekilde yan yana gelmemeleri gerekmekteydi. Hatta Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun Sayın Tayyip Erdoğan’a sert ifadelerini hatırlarsınız aslında bu ihanet örgütüne karşı oynanan oyunun bir ayağı idi. 

Dedim ya eğer detayları ile bunu anlatırsak saatler sürecek bir yazı ortaya çıkar. Elbette örgüt boş durmadı, Sayın Tayyip Erdoğan’ın etrafını saran hain evlatları ile bazı şeylerin farkına vardılar. Kırk senedir herkes gizli tuttukları tüm yapı Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları tarafından deşifre olmuş ve bunu Devlet’in En etkili Yöneticisi Recep Tayyip Erdoğan’la paylaşmıştı. 

Ve artık taşlar yerinden oynamış savaş toplumdan gizli tutulsa da 2007 sonu – 2008 başı Devlet içinde başlamıştı. Öyle ya toplumda karşılığı oy oranı olarak %1-1,5 olan bir parti genel başkanı ( tüm Müslümanların gönlünde bu orana sınırsız sevgidir) kırk senelik bin bir emek ve milyarlarca dolar harcanarak oluşturulmuş bu örgüt tam Altın Vuruşuna hazırlanırken nasıl olurda deşifre olur. Biran önce deşifre edenlerden bunun hesabı sorulmalı ve böyle bir şeye bir daha yelteneceklere örnek olacak bir intikam hazırlanmalıydı.

Ve Muhsin Başkan artık trafik kazaları ile her gün karşılaşıyordu, ecel ya işte öldürmeyen Allah (c.c) öldürmüyor..

Sonunda araçla ile başaramadıkları suikasti malumunuzca helikopter suikasti ile başardılar. Yazının başlangıcında dediğimiz gibi detaylarına girmiyoruz. Peki bu yeter mi yetmezdi elbet, gözlerini kan bürümüş bu hainler ordusu düzmece kozmik oda operasyonu ile bu yapıyı deşifre eden örgütün içerisinde ki Vatan evlatlarının isimlerini ele geçirmiş daha ismini dahi bilmediğimiz birçok Muhsin-i meşreplileri infaz (şehit) etmiştir.

Artık Sayın Recep Tayyip Erdoğan yalnızdır. Kendisi için çok değerli dostunu kaybettiğine mi yansın, yoksa bu hain örgütle mücadelede yalnız kaldığına mı..

Ne olursa olsun devam etmeliydi, yeri geldi onların diliyle konuştu yeri geldi sustu. Bunun bir sebebi vardı çünkü, Devletin her yerine hakim olmuş bu örgütle mücadele etmek için güvenilir, gizli fedakar kişilerden oluşacak bir yapı hazırlamalıydı. Çünkü Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının şehit edilmesinden sonra güvenilir bir yapı kalmış mıydı? Bu sorun Sayın Tayyip Erdoğan’ın aklında soru işaretiydi. Öyle ya olsa mutlaka O’na temas ederlerdi. Ve beklediği gibi oldu bu Devlet binlerce yıllık geleneği olan, her ne kadar görünen yöneticileri olsa da zor’a düştüğünde gönüllü bekçileri, fedaileri olan bir devlettir. Bu temas konusunda sadece buraya tüm hain terör örgütlerini çileden çıkaracak o hamlenin tarihi yazıyor konumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz 27 Mayıs 2010 (27 Mayıs dikkatinizi çekmiştir)

O tarihten itibaren artık Sayın Başbakan yalnız değildir ekibi kurmuş, lakin bazı şartların olgunlaşması için ağır ağır hareket etmek zorundaydılar. Bu savaş ta bir daha önemli kişileri kaybetmek istemiyordu, halen devlet içinde onlar güçlüydüler o tarihlerde yapılacak bir operasyon ters dönebilirdi. Tüm resmi makamlar, gazeteler, dış kamuoyu onların tekelinde idi. Bu arada iyiden iyiye azmış örgüt Devletin adı ile askeriyede operasyonlar yapıyor, kendi gibi olmayan herkesi tasfiye ediyor, veyahut kendi savcılarının hazırladığı kendi emniyetçilerinin oluşturduğu sahte delil ve iddia namelerle içeri atıyorlardı (bu ayrı bir konudur detayları ile ele alınmalıdır). Peki neden bu neyin hazırlığı idi, bu örgüt özellikle askeriyenin içini boşaltarak ne yapmak istiyordu, hatta bunlara bu imkanı ve gücü veren kimlerdi.

“Yazının ikinci bölümünde gerçekler daha net ortaya çıkacak yakında”

Son Güncelleme: 26.09.2018 21:43
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner374

banner367

banner366

banner360

banner326